Eser PAŞA
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Yontma taş devri insanlık tarihinin en uzun dönemidir. İnsanlar tamamen doğaya bağlıdır. İnsanlar küçük gruplar halinde avcılık ve toplayıcılıkla hayatlarını devam ettirmişlerdir. Besin üretimine henüz geçilmemiştir.İşte o dönemlerden bir yerleşim yeri olan Mağaracık beldemizde tarihi bir mağara olan Barutlu Mağara ya da mağarada inci bulunduktan sonra İncili Mağara olarak anılan mağara hakkında bilgilerimizi paylaşacağız.
Antakya il merkezinin güneybatısındaki Samandağ İlçesi’nin kuzeybatısında bulunan Mağaracık Köyü’nde yer almaktadır. Atatürk Mahallesi’nde eski dere yatağı boyunca ilerleyerek mağaraya ulaşılmaktadır. Kanal Mağarası’ndan 300 m uzakta yer alan araştırmacıları tarafından önce Büyük Mağara olarak adlandırılan daha sonra kazı sırasında ele geçirilen bir inciden dolayı İncili Mağara adı verilmiştir. Yerel halk tarafından mağara içindeki beyaz tüflerden barut yapıldığı için mağaranın yerel adı Barutlu Mağarası’dır. Mağaranın içindeki Romalılar tarafından açılmış kanalın ağzından 30 m; Akdeniz’den 100-150 m uzaktadır.
Mağaracık sahiline hâkim bir yerde; sahilden içeriye doğru bir kavis halinde dolanan üçüncü zaman oluşumlu kalkerleri içinde açılmıştır. Dördüncü zaman denizinin dalgaları tarafından açıldığı iddia edilmektedir. İçi geniş ve temizdir. Mağaranın bir kenarında taş çıkarma olayı yüzünden örülmüş bir kısım yer almaktadır. Mağaranın ağzının denizden 6 m yukarda olduğu belirtilmektedir. Mağaranın içinde 6 metre kalınlığında bir dolgunun olduğu sanılmaktadır. Çevrede Mağaracık (Çevlik) koyunun batısında tortoniyen tabakaları arasında büyük yumrular halinde çakmaktaşı parçalar vardır.
1970, 1971 ve 1973 yıllarında mağaranın bilimsel kazısı yapılmıştır. Bu kazı Enver Bostancı tarafından yönetilmiştir. Mağaranın içinde, ağzına yakın bir kısımda 400×525 cm boyutlarında bir açma açılmıştır. Yüzeyden itibaren 499 cm derine kadar inilmiş ve sonunda ana kayaya ulaşılmıştır. Kazı başkanı, kazı raporlarında tabaka numaralandırma sisteminde farklı sonuçlar vermektedir. Bir yerde tabakalar ayrıntılı bir şekilde kalınlıkları ile rakamlarla gösterilmekte; bir başka yerde ise yalnız harflerle verilmektedir. 1’den 9. numaraya kadar olan tabakalar Roma Çağı sonrasına tarihlenmektedir. Bu ilk 9 tabakada buluntu olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu tabakaların kalınlığı yaklaşık 274 cm’yi bulmaktadır. 53 cm kalınlığındaki 10. tabaka ise antik Selevkia Pierra kentinin sakinlerinin mağarayı kullandıkları zamanda oluşmuştur. Açık renkte kalker oluşumlu bu tabakada çanak çömlek parçaları ve cam kırıkları ele geçmiştir. 40 cm kalınlığındaki 11 tabaka açık gri ve donuk beyaz renkte bir toprağa sahiptir. İçinden parça halinde insan kemikleri çıkmaya başlamıştır. Bir sonra gelen ve 24 cm kalınlığında olan 12. tabakada ise bol kum bulunmuştur. Bu kumun denizin zaman zaman yükselmesinden meydana geldiği sanılmaktadır. Bunun altında ortaya çıkan ve 49 cm kalınlığındaki 13. tabakada ise insana ait kalıntılar bulunamamıştır. Daha altta ise ana kaya ortaya çıkmıştır.
Kazı başkanı nedense herhangi bir yontma taş alet buluntusu olmadan 12. tabakayı Üst Paleolitik Çağ’a tarihlemektedir. Kanal Mağarası’nda yaşayan Üst Paleolitik Çağ insanlarının mağarayı zaman zaman kamp yeri olarak kullandıkları iddia edilmektedir. İskelet kalıntılarının yanısıra delinerek süs eşyası olarak kullanılmış olduğu düşünülen deniz kabukları bu iddiayı kuvvetlendirmektedir. Araştırmacılar iskeletin en azından 50.000 yıllık olduğunu ileri sürmektedir. En altta ise çok bol deniz kavkıları ile Suriye’den Akdeniz yoluyla gelen mantar taşları beraberce bulunmuştur. Mağaraya ismini veren inci de bu alt tabakalardan çıkmıştır. İncide herhangi bir delinme izi yoktur