Erkan Girgis
İpek böcekçiliği ile uğraşan Arap Alevilerin İpek böceklerinin
beslendiği dut yaprakları için Bereketli bir yıl temennisi ile 14 Martta
(1) kutlanan o gün sütlü muhallebi yapılıp dağıtılan bir kültürel
bayramımızdır..
1571-1572 yıllarında Arap Alevilerin Yoğun olarak yaşadığı Cebele
sancağında toplam 90 adet ipek tezgahı vardı.
Cebele Sancağı Cebel Aleviyyun’un (Alevi Dağları )etekleri ve
Lazkiye Bölgesini Kapsar.
Nahiyeler Sayısı Verilen Vergi (Akçe)
Cebele 13 390
Merkab 14 420
Hevâbî 2 60
Kehf 22 660
Kadmûs 10 450
Manîka – –
‘Ulleyka 2 60
Balâtnîs 14 420
Lâzkiye 12 360
Sahyûn 1 30
Berzîye – –
Toplam 90 2.850
(2)
1571 yılında Osmanlı tarafından Tripoli Kanunnamesi hazırlandı. Bu
kanunnamede dirhemü‘r-rical ile Özellikle Arap Alevilere ağır vergiler
tatbik edildi. Bu da Osmanlının Arap Alevilere karşı ilk ekonomik
zulmü idi.(3)
Her haneden 24 akçe ve her bekardan 12 akçe vergi alınıyordu. 969
tarihli Cebele sancağı kanunnamesinde belirtildiği üzere bu vergi
Arap Alevi olarak bilinen taifeden alınmaktaydı.
Bu verginin 1571 yılında yıllık miktarı, Cebele köylerinde 7.204 akçe,
Merkab nahiyesinde 6.508 akçe, Hevâbî nahiyesinde 964 akçe, Kehf
nahiyesinde 4.080 akçe, Kadmûs nahiyesinde 1.272 akçe, Manîka
nahiyesinde 948 akçe, ‘Ulleyka nahiyesinde 1.704 akçe, Balâtnîs
nahiyesinde 9.250 akçe, Lâzkiye nahiyesinde 5.756 akçe, Sahyûn
nahiyesinde de 4.752 akçe idi. (4)
1800’lü yıllarda Lübnan’dan Çukurova’ya kadar Arap Alevi yaşam
coğrafyasını gezen seyyah ve araştırmacılar Arap Alevilerin İpek
böcekçiliğinde oldukça iyi olduğunu ve ekonomilerinde İpek
böcekçiliğinin önemli bir yer tuttuğunu anlatırlar(5)
Geçmişte Antakya’da ipek üretimi kutsal bir ayin gibi yapılırmış.
Serin bir ortamda, rutubetsiz ve temiz bir kap içinde saklanan
tohumlar, baharın gelişi ile birlikte beyaz bir bez içine konulup gül
fidanına asılırmış. Evin küçük kızı, bezi fidandan alır ve bakım
odasına götürürmüş. Bu işlemden sonra ipek böceği tohumlarının
olduğu bezi evin en yaşlı kadını göğsünde tutarmış. Tohumların
hayat bulması için gerekli ısının sağlanması, tohumların birkaç gün
kadınların koyunlarında bekletilmesiyle olurmuş. Bu yitik bir gelenek,
bir söylence olarak, ipekle ilgili yapılan sohbetlere renk katan bir
hikaye olarak kalmıştır.
Böceklerin beslenme dönemlerinde insanlar, dut ağaçlarının
gölgesinde yaprak toplamak için bir araya gelir, sohbetler edilir, çay
demlenir, kısır yapılır, siyaset konuşulurmuş. Dut ağaçlarının
gölgesinde her zaman birilerini bulmak mümkünmüş.
İpek böceği tırtıllarının koza örme işlemi tamamlanınca evde şenlik
yapılırmış. Çalılardan kozalar tek tek toplanır ve bir bayram
havasında hasat tamamlanırmış.
”Harir” Arapça ile İpek demektir. ”Edar” İse Mart ayı demektir. Harir
Edar gününe özel muhallebi yapılır ve dağıtılır. Yoksul Arap Alevilerin
eskiden şeker bulması çok lüks olduğu için muhallebi tuzlu yapılırdı.
Günümüzde ise şekerli yapılıp dağıtılır..
Bu makale Arap Alevilerin yalnızca dini bayramlardan ibaret
olmadığının ve kültürel bayramlarının da var olduğunun kanıtıdır..
Biraz da kültürümüzle öne çıkmak dileği ile..
1. Aslında 1 Marttır.Şemsi Rûmî takvime göre hesaplanır. Diğer bir
anlatım ile hicri kameri takvimden kaynaklanan kayma bizde olmaz
bu nedenle günümüz 14 mart aslında bizde 1 Mart’tır.
2. Kaynak: 512 Nolu Osmanli Tahrir Defteri
3. Kaynak: Studia Islamica No. 50 (1979), pp. 109-124
4. Kaynak: 512 Numaralı Osmanli Tahrir Defteri
5.-ADRES, 1830 Allgemeine Deutsche Real-Encyklopädie für
gebildete Stände cilt 7,Syf: 936
-Rousseau, “Die İsmailiten und Nosairier”, Silvestre de Sacy (Trc),
Minerva (1812), cilt 4, s. 137-138
-Niebuhr, “Über den Aufenthalt und die Religion der Johannisjünger und Nassairier”,