Mitoloji; (Yunanca: mithos, “söylenen ya da duyulan söz” ve logos “konuşma” kelimelerinin birleşimidir. Eski Yunan’da “geçmişte söylenenlerin tekrar edilmesi ” gibi bir anlam barındırmaktayken zamanla batı dillerinde “efsane”anlamı kazanmıştır.
Çağdaş kullanımda mitoloji; bir din veya bir halkın kültüründe tanrılar, kahramanlar, evren ve insanın yaratılışına dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikiminin ve bu efsanelerin doğuşlarını, anlamlarını yorumlayıp, inceleyen ve sınıflandıran bilim dalının adıdır. Efsaneler sık sık gerek evrenin gerekse yerel bölgenin ortaya çıkışını açıklama amacı taşır.
Kültürlerin oluşması ve birbirinden etkilenmesi açısından önemli bir yere sahip olan efsaneler insanların yaşayışları hakkında da bilgi vermektedir.
Hatay’da yapılan arkeolojik kazılarda Antakya, Harbiye ve Samandağ yöresinde bulunan mozaikler incelendiğinde bunların büyük bölümünün mitolojik kaynaklı kompozisyonlar olduğunu görüyoruz.
Bu yazımızda Antakya ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde önemli bir yeri olan DİONYSOS üzerinde duracağız. Mozaiklere geçmeden önce Dionysos’u tanıyalım. Dioniysos kimdir?
Doğumu en meşaketli en zor doğumlardan birini oluşturmakla beraber, doğumu ile ilgili çok değişik söylenceler vardır. Mitolojiye göre Dionysos, Semele (Kadmos ile Harmonia’nın kızı) ile Zeus’un oğludur. Semele, Zeus’un aşık olduğu kadınların en talihsizidir. Tanrı Zeus, Semele’ye öylesine tutulur ki onun her isteğini yerine getireceğine yemin eder. Bu ilişkiyi haber alan Zeus’un karısı Hera, Semele’nin dadısı kılığına girip Zeus’u gök tanrısı sıfatıyla görmek istemesi konusunda ikna eder. Semele, Zeus’a kendisini gerçek kişiliği (Göktanrısı) ile görmek istediğini söyler. Ettiği yemin üzerine Zeus, yıldırım ve şimşekleriyle görünür ve Semele yakıcı ışık ve ısıya dayanamayarak ölür. Semele’nin karnındaki yedi aylık bebeği alan Zeus onu baldırına yerleştirerek büyütmüş, zamanını tamamlayıp doğunca bebeği Hermes’e vermiştir. Hermes küçük Dionysos’u büyütmeleri için Orkhomenos Kralı Anthamas ile Semele’nin kız kardeşi olan ikinci karısı Ino’ya vermiştir. Hermes bebek Dionysos’un, Hera’nın hışımına uğramaması için kız giysileri giydirilmesini söylemiştir. Ne var ki Hera bu oyuna gelmemiş ve Ino ve Anthamas’ı delirtmiştir. Daha sonra Hermes, Dionysos’u Nysa vadisindeki perilere bakmaları için götürmüştür. Hera’nın zarar vermesini engellemek için Zeus, Dionysos’u bir oğlağa dönüştürmüştür.
Delikanlılık çağına gelen Dionysos’un (bir kız gibi giydirilip yetiştirilmesinden kaynaklanmış olsa gerek) kadınsı hareketleri onu Hera’nın gazabından kurtarmamıştır. Delikanlının Zeus’un oğlu olduğunu anlayan Hera Dionysosu delirti. Deliren Dionysos bütün dünyayı dolaştı. Gittiği yerde insanlara üzüm yetiştiriciliği ve şarap yapımını öğretmiştir.
Dionysos isminin kaynağına bakıldığında tıpkı doğumunda olduğu gibi burda da ayrılıklar karşımıza çıkıyor, Dionysos adı konusunda iki görüş vardır. bunlardan birincisi, Azra Erhat, Derman Bayladı gibi yazarların belirttiği “ dio- nysos” diye iki kökün birleşmesinden oluşmuştur. Dio, (dios,di) gibi köklere bağlı kılınıp “tanrı” anlamına gelmektedir. Nysa kelimesi ise antik dönemlerde birçok dağa ve şehre isim olmuştur.(Trakya’da, Theselya’da, Makedonya’da Hindistan ve Arabistan’da Nysa isimli dağlar olduğu gibi, Anadolu’da bu isimle Sultanhisar’daki antik bir şehir ve birkaç dağ vardır.) Bu şekliyle Dionysos , “Nysa Dağının Tanrısı” anlamını taşımaktadır.
Diğer bir görüş ise tanrının doğumuna ilişkin mitoslarla bağlantı kurarak, “iki kez doğan” anlamından bahsetmektedir. Fakat bu görüşün Yunanca karşılığı desteksiz kalır.
Antik Yunan dünyasında Dionysos’a, ilk olarak şarap sonra bitkilerin en son olarak da ölümün ve hayatın yenilenmesinin tanrısı olarak tapılmıştır.
Dionysos bir çok yönden diğer Olympos tanrılarından ayrılır. Diğer tanrılardan hiçbiri Dionysos kadar insanlara yakın ve insanlarla içiçe değidir. Bu yönleri sayesinde bir çok yerde kendine müritler bulmuştur. Bu yolla kendine tapınanların sayısını arttırmış, ancak kendisine kötü davranan veya karşı çıkanları da cezalandırmaktan çekinmemiştir.
Dionysos’un bütün hastalıkları iyileştiren bir kadehi (kantharos) vardı. O kadehten içki içen korkuyu unutur, cesaretlenirdi. İnsanlar bundan dolayı şarap tanrısını diğer tanrılardan daha çok sevmişlerdir. Ama ona tapanlar arasında hiç şarap içmeyenler de vardı. Çünkü Dionysos yalnız içki yoluyla değil esin yoluyla da özgürleşmeyi kabul ederdi.
Antik Yunan dünyasına diğer tanrılardan daha geç girmesine rağmen (Dionysos’ Anadolu tanrısı olarak kabul da görür) , O’nun için yapılan şenlikler Yunan hayatının daha çok canlanmasını sağlamış ve bu şenliklerde oynanan oyunlardan tragedia ve komedia doğmuştur.
Burada başında yapraklardan yapılmış bir çelenk taşıyan şarap tanrısı Dionysos ayakta duramayacak kadar sarhoş olduğundan, yanındaki küçük Satyros’a dayanmaktadır. Elindeki kadehten dökülen içkiyi mukaddes hayvanı panter içmektedir.
Daphne’de (Antakya’nın Harbiye ilçesi) Constantinian Villası’nın 1 numaralı odasındaki Dionysus’un mozaik büstü, 8 adet dairesel ve dikdörtgen şeklindeki madalyonlardan birisidir. Aslen bu büst, resepsiyon odasını saran geniş döşemelerin labirent ve kare şeklindeki kalıbını sağlayan motif görevini üstlenmektedir. Yerin kare şeklindeki bölümü şu an Fransa’nın Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir. Kare şeklindeki mozaikte; Dionysus sağ omuzunun üzerine noktalı bir deri giymiş ve başına sarı noktalı konik görünümlü asma taç şeklinde bir halka takmıştır. Dionysus’un takipçileri ise dans eden kadınlar ve şehvet düşkünü erkekler, Silenoslarla birlikte odadaki diğer madalyonların motiflerini teşkil ederler ve odanın Dionysus’a has temasını oluştururlar. Dionysus’un büstünün hemen altındaki ise, dinlenen Heracles’in eliptik şeklindeki madalyonudur (Princeton Sanat Müzesinde); Tüm bunlar beraber, Antakya’daki “içki içme yarışmaları” motiflerini barındıran iki mozaiğe çağrışım yapmaktadırlar. Dionysus’un bu sıradışı konik başlığı ona doğanın yenileyicisi rolünün verildiğini ima etmektedir.
İçki yarışması mozaiği
Yurt dışına çıkarılmış eserler içinde mozaik olarak çıkan eserlerin sayısı da bir hayli fazla.
Bunlardan biri olan “İçki Yarışması Mozaiği” üç parçadan oluşuyor ve iki ayrı ülkenin müzesinde bulunuyor. 1933 yılında Harbiye’de “Atrium House” diye tanımlanan Roma mimarisinde kısmen üstü açık sütunlu ev avlusunda bulunan İçki Yarışması Mozaiği’nin ortadaki ana paneli Worcester Sanat Müzesi’nde, iki yan panel ise Baltimore Sanat Müzesi’nde sergileniyor. Antik dönemde eve girenlerin hemen karşısında görünen mozaik oldukça etkileyici olsa gerek. Mozaik işlediği konu itibariyle Antik Roma döneminden kalan nadir örneklerden biridir aynı zamanda.
Milattan sonra 2. yüzyılın ilk dönemlerinde yapıldığı anlaşılan İçki Yarışması Mozaiği’nde
Bir yanda şarap tanrısı Dionysus (döşeğe yaslanmış elinde asası) diğer yanda yarı tanrı Herakles (Herkül- diz çökmüş şarap içen). Tanrı Dionysus mozaikte açık tenli ve oldukça rahat oturmuş bir vaziyette görünür. Sağ elinde kadehini ters çevirmiş olarak yarışmayı kazandığını gösterir. Karşısında Herakles ise kadehten şarap içmektedir. Dionysus’un hemen arkasında beyaz saçlı ve sakallı bir Silenos (üstü insan altı at biçimindeki Satyr’lerin yaşlılarına verilen isim) sağ elini kaldırmış şekilde görünmektedir. Dionysus’la Heracles’in ortasında bulunan Eros ise kazananı işaret etmektedir. Mozaiğin solunda yer alan yarı ölümlü Heracles ise daha kırmızı renklerde dizlerinin üzerindedir ve bir perdeyi dizleri hizasında sıkıca kavramıştır. Heracles içki kadehini dudaklarına götürürken resmedilmiştir. Heracles’in arkasında bir kadın onun kulaklarına çiftli bir flüt çalmaktadır. Mozaiğin ön tarafında birçok içki ve su kadehleri, kupalar görünmektedir. Mozaiğin bu parçası 189.2 x 111.8 cm ebatlarındadır.
Baltimore Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
İçki Yarışması Mozaiğinin yan panellerinden birinde dans eden Styr görünmektedir. Bu panel antik roma evinin avlusundan yemek odasına geçişte, ortadaki büyük mozaiğin sol tarafında bulunuyordu. Styr bir elini havaya kaldırmışken diğer eliyle Pan’ın çalgısını tutmaktadır. Diğer panel de ise elinde büyük bir zil çalıp, dans eden bir kadın görünmektedir. Bu mozaik de avludan yemek salonuna girişin sağında yer alırdı.
M.S. II. – III. yüzyılda yapilmiş olup Samandağ’da bulunmuştur. Ellerinde ziller ve Tyroslarla dans eden şahıslar tasvir edilmiştir.
Derleyen : Huzdat HATAY
KAYNAKÇA:
Yunan Mitleri : Robert Graves Say yayınları.
Mioloji(Başvuru kitapları) : NTV yayınları
Bitki Mitosları :Deniz Gezgin. Sel Yayınları
Has Seyahat Dergisi :Sayı 27 ve 31
www. wikipedia.org