ASİ’nin Sesi

23 May: Aynı kararı siz verir miydiniz?

Derleyen: Zeynep SUVARİ  &  Çağlar  POLAT   Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul için bağış toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula ve kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: “Dışarıdaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa her şeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların…

23 May: AYNANIN SÖYLEDİKLERİ ( İYİLEŞMEYEN YARA )

Dr. Şerif Kurtuluş Size mahalle kahvesinde konuşulan – tartışılan bir konuyu aktarmaya çalışacağım. Hem de konuşulanları hiç değiştirmeden… Konu yolsuzluk üzerine idi. Kimse birbirinin sözünü kesmeden, konuyu derinlemesine konuştular. Konuşulanlara bazen onaylar gibi kafa sallandı, bazen tebessüm edildi. Bazen de çaresiz bir yüz ifadesiyle konuşuldu. Ama gelecek nesiller denildiği anda herkesin gözü parıldıyordu. Yolsuzluk kelimesinin sözlük anlamı; bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma olarak tanımlanabilir. Sosyal toplum içerisinde…

23 Nis: MYTHOS ve NOEL

MYTHOS ve NOEL   Mitoslar bizim yaşantımızı derinden etkilemiştir. Hala pagan döneminden gelen bir takım geleneklerin, efsanelerin etkisi altında kalabiliyoruz. Bunun etkisinden bir türlü kurtulamıyoruz. Yaşantımızı, davranışlarımızı etkiliyor. Hesiodos’un “İşler ve Günler”adlı eserinde Prometheus’un yaşadığı Altın Çağda, yaşam şöyle tarif edilir: “Bu dönemde insanlar, dertlerin, hastalıkların yaşlanmanın var olmadığı, beslenmek için her şeyin var olduğu doğada çalışmadan cennette yaşar gibi yaşamlarını sürdürüyorlardı. Altın çağ dediğimiz bu çağda insanlar…

23 Nis: Günal’a Mektup

Günal’a Hiç adrese ulaşmayacak bir mektup daha sevgilim. 364 gün oldu ama acım azalmak bilmiyor, seni daha çok özlüyorum. Yüzün, gözlerin, sesin, kokun hepsi aklımda. Seni rüyamda görmek için her gece dua ediyorum. “Eşiniz öldü”, işte hayat iki sözcükle bitiveriyor. En yakınının öleceğini bilmek başka, ölümü görmek başka; bir uçurum var bilmekle görmek arasında. Umudu yok eden, kökünden söküp atan bir şey ölüm. Senden sonra darmadağınım, halimi kimselere…

23 Nis: Gökhan EVECEN ile kısa film üzerine söyleşi

Antakya doğumlu genç sinema yönetmeni Gökhan EVECEN ile kısa film üzerine bir söyleşi. Asi’nin sesi. Gökhan EVECEN KİMDİR? Bize kendinizi tanıtır mısınız. Gökhan Evecen: 1981 yılında Antakya’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Antakya’da tamamladım. 2000 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV bölümünü kazandım. Üniversite eğitimi sürecinde çeşitli kısa filmlerde senaristlik, oyunculuk, yönetmenlik yaptım. 2004 yılında üniversiteden mezun oldum. Mezun olduktan sonra İzmir’de ve İstanbul’da film setlerinde görev…

23 Nis: BİLİM VE DİN ARASINDA ÖRTÜŞME VE KARŞITLIK

Dinsiz bilim aksak, bilimsiz din ise kördür. Einstein   Rafi Okuyan   Düşünce tarihinin en köklü tartışmalarından biridir.Din  ve bilim arasındaki ilişkinin ne olduğu ? Bu ilişkinin karşıtlık temeline mi yoksa  örtüşme eksenine mi dayandırılması  gerekliliği, farklı düşüncelerin ortaya konulmasına  neden olmuştur. Din olgusunu “ilahi kaynaklı” olarak kabul etmeyen ve dini “insan düşüncesi “ ürünü olarak kabul ettirmeye çalışan görüşler ,dinleri  bilimin anti tezleri  veya sistematik karşıtı olarak…

23 Nis: KORKAN YÜZLER

Acıkmış   ay   sürüleri  dolaşıyor Mavi   çayırlarda, Birikmiş  gecelere  düşüyor  gölgeleri Ürkek   tayların;   Derinlerden   gelen  sesler Kaldırımları   tutmuş, Suskun   bir  uğultuyu   emziriyor Işıktan  yatağında, Camları  kırılmış  pencereleriyle  evler;   Çalınan  kapılarda Korkan  yüzleriyle Çıkarıp  kimliklerini  gösteriyor, Tenlerine  teyelleyip Titreyen  elleriyle, Korkunun   duraklarında Islak   bir  bulut, Kanat  kanat  her  havalanışında, Kirpiklerimden  bir   ormana  çarpıyor;   Suların   yüzünde Karaya   oturmuş   gölgeler Kentlerin  limanlarında Yana  yatmış   gemilerle Dipleri   tarıyor;   Sancılı …

23 Nis: RENKTEN ÖTE (şiir)

Uyanır   gidersin Dağlardan   ovalardan  öte, Kanadın   ışık   yükü Yıkanıp   arınan  serçe; İlkyazın    sarı   çiçeği Yamaçların   tutamadığı   gülme Leylağın   unuttuğu   yüz;     Evlere   tutunmuş   sokaklardan  sonra Onca  yıkıntıyı   tek  başına Bahçelere  bırakan, Sınırlarını   yitirmiş  düzlük Açar   dalgın   rüzgarlara Açar  dilindeki   uçurumları Biri   oralardan  sonra Biri   büyür   eski   duygularla;     Geceden  taşıdıklarınla İnersin  akan   suyun   yanına, Ellerin  uzun  kavak  ağacı Ellerin  ürkek  erik  çiçeği, Bir   kuş  uçar   gider…

23 Nis: ARAP MÜZİĞİ ATÖLYESİ VE KÜLTÜREL YENİDEN ÜRETİM ÜZERİNE

Gökhan Mansuroğlu Farklı argümanlarla gündeme getirilse de çoğunluğun, yerel kültürel yapıların çözüldüğü konusunda bir fikir birliğine sahip olduğundan söz etmek mümkündür. Bu konuyu genel bir sorun olarak kabul edip mevcut dünya sistemiyle bağlantılandıran ve dışarıdan bakıp felsefi ya da ideolojik sonuçlar çıkaranlar olduğu kadar, konunun doğrudan muhatabı olan ve bu sorunun sonuçlarından doğrudan etkilenen ve buna karşı bir şeyler yapma çabasıyla kendi yerelliğinde akıntıya karşı yüzmeye çalışanlar da…

23 Mar: Memleketin Keşfi-Lazkiye

Samandağ Musa Dağı’ndan görmüştüm ilk Lazkiye’yi. Daha doğrusu hava berrak olduğundan ışıklarını görmüştüm. Lazkiye ile Samandağ (Sveydiye) ile arasında Kel dağı var. Gerçekten de dağ, kel. Deniz tarafından herhangi bir engel yok. Suya çizilen sınırı saymazsak. Sabah erkenden aldı bizi Antakya-Lazkiye arası çalışan taksici Remzi. Ciddi ama nüktedan, işini ve arabasını çok seven şelaleler ve yemekler beldesi Harbiye’den. “Ben olmasam siz yanmışınız” havasını taşıyor ve bunu size hissettiriyor…