“Çıkarlar” denilince en üst erdem ,önünde engel tanınmayan, ulaşılması uğruna her yol mubah görülen kavram en kutsal kavram tarif edilir oldu insanlığa. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler eğitiminde kafalara kazılr: Uluslararasında kültürel ortaklıklar , tarihse bağlar ,yaşayan kardeşlikler akrabalıklar,inanç benzerlikleri boş söylemler tek belirleyici vardır: “Ulusal çıkarlar”.Bunlar neyi gerektiriyorsa yapılır. Bin yıllık dostunuz olan ülke bir gün içinde düşmanınız, düne kadar kardeşçe yaklaştığınız komşunuz parçalanması , bölüşülmesi gereken…
ASİ’nin Sesi
Hikmet Güzelkokar Artık kimseGeri kalmış diyemezBizeBir uydu göründüGözlerimizeSemada süzülürkenUfku aşıpKorkanlar oldu elbetDüşer mi diyeTepemizeNe kocaman şeymiş bu uyduGörenler korktu maazallahBir ayağı Çin’deBir ayağı Maçin’deBir ip salsan peşindeDüşman kaçar meselaUn serersin eleyipVeyaKaç elli cambaz oynarÜstündeHerkes onlara bakarUygar, uygar gülerizHep birlikte ilerlerizUydu öndeBiz peşinde.
KAYBOLAN SESİMİZ: ARAPÇA Yuşa Arış “Barbar” sözcüğü, “anlaşılmaz sözler söyleyen” anlamındaki Yunanca barbarostan gelmektedir. Yunanlılar, Yunanca konuşamayan ya da doğru telaffuz etmeyen başkalarına barbarlar derlerdi. Onlardan önce de Meksika’nın Aztek’leri kendi dillerini konuşamayanlara yabanıllar ya da dilsizler diyordu.(…) Dilce farklı olmak Öteki’ni yabanıl olmaya mahkum eder. Dr. Samuel Johnson 1775’te hazırladığı sözlüğün önsözünde, “Diller ulusların soyağacıdır”diyor. Bir dilin söz varlığı, bir kültürün dünyaya anlam vermek ve…
Serkan KAZAN Adı: Handala Baba adı: Önemli değil. Annesinin adı: Nakba Kız kardeşinin adı: Fatıma.* Ayakkabı numarası: Bilinmiyor. Çünkü ben hep yalın ayakla dolaşırım.” Handala 10 yaşında bir çocuktur, büyümez. Çünkü Naci Al Ali, Filistin’i bu yaşta terk etmek zorunda kalmıştır. Handala’nın sırtı okuyucuya dönüktür, elleri arkada birleşmiştir. Bu duruşuyla ülkesinin işgalini protesto etmektedir. *(Filistinliler işgalin ardından Filistin topraklarında İsrail Devleti’nin ilan edildiği 15 Mayıs 1948′i Nakba yani…
Dünyanın bu hızlı değişim ve dönüşüm serüveni içerisinde kültürel köklerini yaşatmak, bu kökleri yaşatmak adına hassasiyetleri canlı tutmak ve bu hassasiyetleri aynı canlılık ve kıvamla yeni nesillere aktarabilmek, hem de başka ve başat bir kültürün egemenliği altındayken! Finnen’in galasından çıkarken yukarıdakiler gibi daha nice düşünce kıvranıyordu beynimde. Doğduğum ve içinde devindiğim toprakların kokusu, sesi, tanıklığı ve uzaklığı da ruhumda… Yüzyıllar önce bu topraklara yerleşen ve günümüze kadar varlığını…
Benzersiz Antakya kültürünü Arap penceresinden tanıtmaya çalışan, yaptığı işler ve edindiği dert itibariyle Antakya’nın tek sinemacısı olan Gökhan Evecen; yine aynı derdi edinen ve Antakya kültürüne has şarkı ve türküleri, düğün salonlarında para kazanmak yerine nesillerce yaşatmak için seslendiren, yine tekliği tartışılmaz olan biriyle, Nihat Çay ile çıkmış yola. Finnên adlı belgesel çalışma; Evecen’in filmografisi de incelendiğinde aslında doğal sürecin bir sonucu olarak çıkıyor karşımıza. Yüzlerce yıldır saklı…
ASİ NEHRİ Ben Asi Nehri’yim! damla damla su… Suyumu uygarlık kapısı coğrafyamdan toplamışım uygarlık “batıdan” aktı diyenlere inat! Ben doğudan akıyorum; Suyumu coğrafyamdan, uygarlık kapısı (Babü-l Heve) Antakya’dan toplamışım damla damla su… Suyumu “Şark-ı Evsab” dağlarından, ovalarından, siyonizme karşı direnen Filistin halkı çocuklarından almışım, damla damla ter olsa. Suyumu, Hatay’da Kurtuluş ve insanlık için ölen cedlerimden almışım, damla damla kan olsa. Ben, Asi Nehri’yim! Sularımla büyüdü Antakya Belediye…
İLK YARDIM İlk yardım toplumun bütün bireylerinin bilmesi gereken, sağlık görevlilerinin müdahale etmesine kadar geçen süre içinde, ilaçsız yapılan hayat kurtarıcı işlemlerin tümüne denir. Bilinçli yapılan ilk yardım hayat kurtarıcı ve sakatlıkları önleyici olmaktadır. İlk yardım ortamı varsa; Öncelikli olarak sakin olmak gerekir. Bizim sakin olmamız hastayı da bir nebze rahatlatacaktır. İlk yardımcı öncelikle kendi can güvenliğini sağlamalıdır. İlk yardımcı çevrede varsa birilerini görevlendirerek 112 acil yardım, itfaiye…
ÖLÜMÜNÜN 12. YILINDA SÜLEYMAN OKAY (1928-20 Eylül 1999) ŞİİR, ÖYKÜ VE YAZILARIYLA ANMAK… 20 Eylül 1999 yılında kaybettiğimiz babamız Süleyman Okay’ı bu kez şiir, yazı ve fotoğraflarıyla anımsamak istedik. Önce hoş bir delikanlılık şiiri verelim: PÜSKÜLLÜ BELÂ Belâsın başımda Püsküllü belâ… Yazmak için Ne hacet yıldızlara: Ne hacet ay’a? Sen varsın başımda; Belâ; Püsküllü belâ. Süleyman Hacımollaoğlu (1) Atayolu Gazetesi 19 Nisan 1947 Süleyman Okay’ın babası Köşker Arif…
Önceki yazımda öğrenme mekanizmaları üzerine yazmıştım fakat bu sayıda ise deneyim beceri ve zeka gibi kavramlarını irdelemeye çalışacağım. Önceki sayıdan hatırlayacağınız gibi uzun dönemli hafızadan bahsederken sinir hücreleri arasında bir köprü ve yeni bağlantılar ve yeni haberci proteinler olduğundan bahsetmiştik. Yanan bir sobaya elini uzatan çocuk ısıyı fark eder, ne olduğunu anlayamaz dokunur ve ısı acıma hissi yaratır. Nitekim çocuk elini çeker. Tekrar dokunur, tekrar yanar ve tekrar…